“Her şeye eyvallah demeye alıştık, felaketleri sık sık yaşar olduk”
“Her şeye eyvallah demeye alıştık, felaketleri sık sık yaşar olduk”
BTP lideri Hüseyin Baş, otel yangınını değerlendirerek "Her şeye eyvallah demeye alıştık, haksızlıklarla karşılaşmamak için yanlışlarımızı kabul etmeliyiz" dedi. Türkiye'deki ekonomik sıkıntılara dikkat çeken Baş, çözümün BTP'nin ekonomi modelinde olduğunu savundu.
Haber Giriş Tarihi: 26.01.2025 17:44
Haber Güncellenme Tarihi: 26.01.2025 17:49
Kaynak:
BTP lideri Hüseyin Baş’tan otel faciası değerlendirmesi…
https://www.ortamhaber.com
"Her duruma eyvallah demeye alıştık, felaketlerle sıkça yüz yüzeyiz"
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan otel kazası yorumu…
Hüseyin Baş, "Her duruma 'eyvallah' demeye çok alışmış durumdayız. Ne yaşarsak yaşayalım sonuna kadar mücadele edip hakkımıza sahip çıkma işini ihmal ettik, umutlarımızı kaybettik, karamsar olduk. Bu sebeple bu tür olaylarla ne yazık ki sıkça karşılaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, 9. Olağan Kilis İl Kongresine iştirak etti.
BTP lideri kongre öncesinde Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecen’i ziyaret etti.
Alaaddin Özkar’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan BTP liderinin açıklamalarının ana başlıkları şöyle;
"Yangında hayatını kaybedenler şehit mertebesindedir"
Bolu'da bir otelde çıkan yangında 78 canımızı yitirdik. Hepimizin başı sağ olsun. Allah, ölenlere rahmetiyle muamele etsin, geride kalan ailelerine ve yakınlarına sabır ihsan eylesin. Böyle bir afetle hayatınızı kaybediyorsanız şehit mertebesine erişmiş sayılırsınız, dolayısıyla orada yaşamını yitirenler de şehit olmuşlardır.
"Sorumlu kim?"
Sorumlu kim? Böyle bir tartışma başladı. Konuyu hukuk açısından değerlendirenlerden mi dersiniz, siyasi yönden mi ele alanlardan mı… Herkes bir tarafı çekiştiriyor ve sorumluluk atma çabasına girdi. Aslında hepimiz sorumluyuz, çünkü her duruma 'eyvallah' demeye alıştık. Ne olursa olsun, hakkımızı aramaktan vazgeçtik, umudumuzu yitirdik. Bir işin sonunu getirmek ve sorumluyu bulmak yerine 'eyvallah' demeye alıştık. Bu yüzden bu tür olaylarla sıkça karşı karşıyayız. Konya'da da üzücü bir olayla karşılaştık, birkaç katlı bina çöktü.
"Felaketlerle sık sık karşılaşır hale geldik"
Yakın zamanda Kilis’in de dahil olduğu büyük bir deprem yaşadık. 11 ilimiz ağır bir şekilde zarar gördü, onarılması zaman alan yaralar aldı… Geri dönüşü olmayan can kayıplarıyla yüzleştik ve bunları sürekli, sıkça yaşar hale geldik maalesef.
"Birtakım şeyleri yanlış yaptığımızı kabul etmemiz gerekiyor"
Sorumluları aramak yerine, millet olarak "Evet, bazı şeyleri yanlış yapıyoruz, bazı seçimlerimiz hatalı" demeyi öğrenmeliyiz. Bunu kabul ettiğimizde bu tür olayların sorumlularının peşine düşmek yerine, olayları yaşamayacağız diye umuyorum. Çünkü yeryüzünde yüzlerce ülke, milyarlarca insan var ama bu tür olaylarla sıkça karşılaşan maalesef Türkiye oluyor. İnşallah bundan bir an önce kurtuluruz.
"Herkes memnuniyetsiz"
Türkiye ekonomisi herkesin malumu. Türkiye'de emekli huzursuz, işçi huzursuz, esnaf memnun değil, işveren memnun değil, sanayici, ihracatçı, ithalatçı, üretici, çiftçi, hayvancı memnun değil... Bu durumda, örneğin restorana gidip yemeğin sonunda gelen hesaba "Bu hesap çok fazla." diyorsunuz, restoran sahibi ise "Hesap düşük, kazanç sağlayamıyoruz." diyor. Ev kiralamaya çalışıyorsunuz kira çok yüksek, ev sahibi ise "Kira düşük." diyor.
"Fiyatlar üretici için düşük tüketici için yüksek"
Çiftçi kardeşlerim, buğdayın fiyatı nasıl? Değer etmiyor, değil mi? Peki, alıcıya sorarsak ekmek fiyatı nasıl? Pahalı! Buğday ucuz, ekmek pahalı. Satıcı için buğday ucuz, alıcı için ekmek pahalı. Meyve sebze üreten var mı? Ne üretiyoruz, domates. Domatesin fiyatı nasıl? Çok ucuz... Ne kadarına satıyoruz? 6 liraya... Peki, alıcıya bakalım, ablalarımız en son ne zaman domates aldınız, fiyatı neydi? 40 lira... Domatesi 6 liraya satan üretici memnun değil, 40 liraya alan tüketici de memnun değil! Bu durum nasıl düzelecek? Buğday satan huzursuz, ekmek alan huzursuz, domates satan huzursuz, domates alan huzursuz. Neden böyle oluyor? Domates, topraktan çıkar çıkmaz kamyona yükleniyor. Kamyon yola çıkarken yakıt gideri var, şoför gideri var, güzergah bedelleri var. Kamyon malı indiriyor, basit bir ticaret süreci anlatıyorum size. Ara satıcıdan mal alınır, dükkana teslim edilir. Şimdi o araç dönüş yapacak. Dönüşte de yakıt, şoför masrafı, yol gideri var, marketçinin kira, çalışan ve vergi maliyetleri var. Bu nedenle topraktan çıkışı 5 lira olan bir ürün, pazarda 45 liraya kadar çıkabiliyor.
"Bu işi Türkiye'de Bağımsız Türkiye Partisi dışında çözecek başka bir yapı yoktur"
Bugün Türkiye'nin ihtiyacı, halkını düşünen ve kalkınmasını hedefleyen bir ekonomi modelidir. Türkiye'de bu işi Bağımsız Türkiye Partisi dışında gerçekleştirecek başka bir yapı yoktur çünkü Milli Ekonomi Modeli olan ve özgün bir ekonomik bakış açısına sahip tek parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Her şeye eyvallah demeye alıştık, felaketleri sık sık yaşar olduk”
BTP lideri Hüseyin Baş, otel yangınını değerlendirerek "Her şeye eyvallah demeye alıştık, haksızlıklarla karşılaşmamak için yanlışlarımızı kabul etmeliyiz" dedi. Türkiye'deki ekonomik sıkıntılara dikkat çeken Baş, çözümün BTP'nin ekonomi modelinde olduğunu savundu.
"Her duruma eyvallah demeye alıştık, felaketlerle sıkça yüz yüzeyiz"
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan otel kazası yorumu…
Hüseyin Baş, "Her duruma 'eyvallah' demeye çok alışmış durumdayız. Ne yaşarsak yaşayalım sonuna kadar mücadele edip hakkımıza sahip çıkma işini ihmal ettik, umutlarımızı kaybettik, karamsar olduk. Bu sebeple bu tür olaylarla ne yazık ki sıkça karşılaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, 9. Olağan Kilis İl Kongresine iştirak etti.
BTP lideri kongre öncesinde Kilis Belediye Başkanı Hakan Bilecen’i ziyaret etti.
Alaaddin Özkar’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan BTP liderinin açıklamalarının ana başlıkları şöyle;
"Yangında hayatını kaybedenler şehit mertebesindedir"
Bolu'da bir otelde çıkan yangında 78 canımızı yitirdik. Hepimizin başı sağ olsun. Allah, ölenlere rahmetiyle muamele etsin, geride kalan ailelerine ve yakınlarına sabır ihsan eylesin. Böyle bir afetle hayatınızı kaybediyorsanız şehit mertebesine erişmiş sayılırsınız, dolayısıyla orada yaşamını yitirenler de şehit olmuşlardır.
"Sorumlu kim?"
Sorumlu kim? Böyle bir tartışma başladı. Konuyu hukuk açısından değerlendirenlerden mi dersiniz, siyasi yönden mi ele alanlardan mı… Herkes bir tarafı çekiştiriyor ve sorumluluk atma çabasına girdi. Aslında hepimiz sorumluyuz, çünkü her duruma 'eyvallah' demeye alıştık. Ne olursa olsun, hakkımızı aramaktan vazgeçtik, umudumuzu yitirdik. Bir işin sonunu getirmek ve sorumluyu bulmak yerine 'eyvallah' demeye alıştık. Bu yüzden bu tür olaylarla sıkça karşı karşıyayız. Konya'da da üzücü bir olayla karşılaştık, birkaç katlı bina çöktü.
"Felaketlerle sık sık karşılaşır hale geldik"
Yakın zamanda Kilis’in de dahil olduğu büyük bir deprem yaşadık. 11 ilimiz ağır bir şekilde zarar gördü, onarılması zaman alan yaralar aldı… Geri dönüşü olmayan can kayıplarıyla yüzleştik ve bunları sürekli, sıkça yaşar hale geldik maalesef.
"Birtakım şeyleri yanlış yaptığımızı kabul etmemiz gerekiyor"
Sorumluları aramak yerine, millet olarak "Evet, bazı şeyleri yanlış yapıyoruz, bazı seçimlerimiz hatalı" demeyi öğrenmeliyiz. Bunu kabul ettiğimizde bu tür olayların sorumlularının peşine düşmek yerine, olayları yaşamayacağız diye umuyorum. Çünkü yeryüzünde yüzlerce ülke, milyarlarca insan var ama bu tür olaylarla sıkça karşılaşan maalesef Türkiye oluyor. İnşallah bundan bir an önce kurtuluruz.
"Herkes memnuniyetsiz"
Türkiye ekonomisi herkesin malumu. Türkiye'de emekli huzursuz, işçi huzursuz, esnaf memnun değil, işveren memnun değil, sanayici, ihracatçı, ithalatçı, üretici, çiftçi, hayvancı memnun değil... Bu durumda, örneğin restorana gidip yemeğin sonunda gelen hesaba "Bu hesap çok fazla." diyorsunuz, restoran sahibi ise "Hesap düşük, kazanç sağlayamıyoruz." diyor. Ev kiralamaya çalışıyorsunuz kira çok yüksek, ev sahibi ise "Kira düşük." diyor.
"Fiyatlar üretici için düşük tüketici için yüksek"
Çiftçi kardeşlerim, buğdayın fiyatı nasıl? Değer etmiyor, değil mi? Peki, alıcıya sorarsak ekmek fiyatı nasıl? Pahalı! Buğday ucuz, ekmek pahalı. Satıcı için buğday ucuz, alıcı için ekmek pahalı. Meyve sebze üreten var mı? Ne üretiyoruz, domates. Domatesin fiyatı nasıl? Çok ucuz... Ne kadarına satıyoruz? 6 liraya... Peki, alıcıya bakalım, ablalarımız en son ne zaman domates aldınız, fiyatı neydi? 40 lira... Domatesi 6 liraya satan üretici memnun değil, 40 liraya alan tüketici de memnun değil! Bu durum nasıl düzelecek? Buğday satan huzursuz, ekmek alan huzursuz, domates satan huzursuz, domates alan huzursuz. Neden böyle oluyor? Domates, topraktan çıkar çıkmaz kamyona yükleniyor. Kamyon yola çıkarken yakıt gideri var, şoför gideri var, güzergah bedelleri var. Kamyon malı indiriyor, basit bir ticaret süreci anlatıyorum size. Ara satıcıdan mal alınır, dükkana teslim edilir. Şimdi o araç dönüş yapacak. Dönüşte de yakıt, şoför masrafı, yol gideri var, marketçinin kira, çalışan ve vergi maliyetleri var. Bu nedenle topraktan çıkışı 5 lira olan bir ürün, pazarda 45 liraya kadar çıkabiliyor.
"Bu işi Türkiye'de Bağımsız Türkiye Partisi dışında çözecek başka bir yapı yoktur"
Bugün Türkiye'nin ihtiyacı, halkını düşünen ve kalkınmasını hedefleyen bir ekonomi modelidir. Türkiye'de bu işi Bağımsız Türkiye Partisi dışında gerçekleştirecek başka bir yapı yoktur çünkü Milli Ekonomi Modeli olan ve özgün bir ekonomik bakış açısına sahip tek parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir."
En Çok Okunan Haberler